Türk dünyasının fiziksel olarak birleşmesi için atılan en büyük adım nedir diye sorarsanız, Mustafa Kemal Atatürk’ün Azerbaycan ve Türkiye’yi komşu yapmak için bizzat kendi parasıyla aldığı ve bu gün Türkiye ve Azerbaycan’ın tek kare sınırı olan Dilucu Sınır Kapısıdır derim.
Bildiğiniz üzere Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Azerbaycan’ın eksklav olan arazisidir. Dilucu Sınır Kapısı sayesinde Nahçıvan Türkiye ile komşu olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk kapısı” olarak nitelendirdiği Nahçıvan, Türkiye’nin Türk dünyasına açılan tek kapısıdır.
Türk dünyasının fiziksel olarak birleşmesi için Nahçıvan`ın eksklav olmaktan çıkması en büyük şarttır.
“Zengezur koridoru” dediğimiz, Nahçıvanı eksklav olmaktan kurtaracak, Türkiye’yi Kafkaslarla birleştirerek Hazar denizi vasıtasıyla Türk dünyasını birleştirecek tek yoldur.
“Zengezur Koridoru” sadece Türk dünyasını birleştirmeyecek, aynı zamanda Çini Avrupaya bağlayacak olan, bölge ve dünya devletleri için çok büyük avantajı olan bir projedir.
Şu anda bu projeye kesinlikle karşı çıkan İran ve Ermenistan’dır. Nedense 30 sene boyunca Karabağ’daki işgale sessiz kalan İran’dan, Karabağ’ın işgalden kurtarılmasının ardından, çatlak sesler gelmeye başladı.
İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney 100 yıl önce Stalin`in zorla Azerbaycan’dan alınıp Ermenistana verilen topraklara, küstahca İran’ın Ermenistan’la binlerce yıllık sınırı dedi.
Hamaney: “Karabağ’ın Azerbaycan’a geri dönüşünden mutluluk duyuyoruz. Elbette işin içinde İran-Ermenistan sınırını bloke etme politikası varsa İslam Cumhuriyeti buna karşı çıkacaktır. Çünkü bu sınır binlerce yıllık bir iletişim yoludur” ifadelerini kullandı. Bir devletin ciddiyetden ne kadar uzak olmasının bundan daha büyük örneğinin ola bebeğini sanmıyorum.
İşgal döneminde Ermenistan’ın Azerbaycan’a vurduğu zararların haddi hesabı yoktur. Ermenistan bu yaptıklarının hesabını vermek zorunda. Ermenistan “Zengezur Koridoru” konusunda direnmeye devam ederse, 100 yıl önce Azerbaycan’dan koparılarak kendisine verilen Zəngəzur bölgesini hepten kaybedebilir. Bunun hukuki alt yapısı Azerbaycan ve Rusiya arşivlerinde mevcuttur. Diğer hukuki esas ise, Azerbaycan Ermenistan’dan tazminat talep ettiğinde, zaten kriz içinde olan Ermenistan’ın bunu karşılamaya gücünün olmaması gerçeğidir. Haliyle Azerbaycan uluslararası hukuka dayanarakta karşılığında toprak talebinde buluna bilir.
Ermenistan’da bu gerçeklerin farkınada olan tek kişi, “Benim derdim hayali Ermenistan değil, mevcut Ermenistan’ı korumaktır” söyleyen Ermenistan Baş Bakanı Nikol Paşinyan’dır.
Yıllarca kandırılan, ermeni yalanlarıyla uyutulan ve en kötüsü bu yalanlara inanan ermeni halkıysa gerçeklerle yüzleşmek istemiyor.
Türk dünyasının fiziki olarak birleşmesi yönünde atılacak en büyük ve son adım “Zengezur Koridoru” olacaktır. Bunun uzun bir zaman alacağını düşünmüyorum. Karabağ’ın 30 işgali zamanı, uluslararası hukukun, sözde adaletin, emperyalistlerin yazıp imzaladığı protokollerin ne kadar geçersiz ve boş olduğunu gördük.
O adaletsizlik Azerbaycan askerinin ayağıyla silindi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyevin Türk Dünyası`nın Başkenti Şuşa’da yaptığı konuşmasında kullandığı şu cümleleri hatırlatmak istiyorum:
“İşgal sırasında ben dahil tüm Azerbaycan halkı dünyada adaletin olmadığını düşünüyorduk. Ama hayat gösterdi ki adalet var, sadece sabretmek lazım, sabırlı olmak lazım, adalete inanmak lazım ve adalete ulaşmak için çalışmak lazım, hedefe doğru yürümek lazım. Adaleti yeniden sağlamak için fedakarlık yapmak gerekiyor. Bugün hepimiz kalbimizden ve açıkça söylüyoruz ki evet adalet var, adalet tesis edildi, bugün Şuşa’dayız ve sonsuza kadar Şuşa’da yaşayacağız.”
30 sene boyunca yerine gelmeyen o adaleti yeniden tesis eden o güç, gerekirse 100 sene önce de bozulmuş adaleti tesis edecektir. Karabağ savaşı isbat etdi ki, dünyadan adalet dilenmekle, adalet yerini bulunuyormuş…
Sağlıcakla kalın.