Sevgili okurlarım;
İran Afganistan’a doğru koşmaya başlıyor yorumu yanlış olur. İran’ın 700 yıllık devlet oluşumu mevcuttur. Bunun 500 Yılını Türkler son 200 küsür yılını Şahlık düzeni ve 11 ŞUBAT 1979 Tarihi itibarı ile İran İslam Cumhuriyeti olarak sürdürmektedir. Bir Afganistan olabilir mi? Asla olamaz, Halkının çoğunluğu Türklerden oluşmaktadır!
Olayların akımına bakıldığında; Baş örtüsünü düzgün takmadığı için gözaltına alınan Mahsa Amin’in ölümünden sonra kitlesel hükümet karşıtı protestolardan 44 avukat tutuklanıyor, tutuklandıktan bir müddet sonra 20 si serbest bırakılırken, Avukatlardan biri altı yıla, diğeri bir yıl hapis cezasına çarptırıldığı ve her ikisinin de ülkeyi terk etmesinin yasaklanmış olduğu biliniyor.
Tutuklanma sebepleri, Kasım ayı içerisinde avukatlar, “Artık İslam Cumhuriyeti karşıtlarına hitaben, insanları memnuniyetsizliklerini ifade etmeye çağıran bir bildiri yayınlamış olmaları” gerekçe gösterilmiştir. Bildiri içeriğinde, “avukatların gözaltına alınan göstericileri ücretsiz olarak savunacaklarını açıklamaları” ancak, bazı protestocuların ölüm cezasıyla karşı karşıya kalmasına rağmen, bağımsız avukatların göstericilerin savunmasına katılmasına rejim tarafından izin verilmiyor. Norveç merkezli İran İnsan Hakları (IHR) tarafından yapılan açıklamaya bakıldığında, İran’daki 39 siyasi mahkumun her an idam edilme riski altında olduğu belirtiliyor. IHR açıklamasında bunlardan beşinin Urmiye hapishanesinde idam edilebileceğini ve birinin Karaj’da “her an” idam edilebileceğini de belirtiyor. Açıklamada, “Urmiye hapishanesinde infaz edilme riski taşıyan beş mahkum, daha önce güneydeki Urmiye kentindeki protestolarla bağlantılı olarak, gözaltına alınmıştır” denilmektedir. Açıklamalarında, “Rza Islamdust, Job Intelligent, Farzad Tahazadə, Hajir Ahmed ve Hemin Shahi, isimli şahısların 15 Aralık’ta urmiye hapishanesinden bilinmeyen bir yere transfer edildi ve her an idam edilebilir” endişeleri açıklamalarında yer alıyor.
İran’dan gelen haber kaynaklarına göre, geçen Eylül ayından bu yana düzenlenen yaygın protestolarda hak savunucuları, Güney Azerbaycan dahil olmak üzere ülkenin çeşitli bölgelerinde yüzlerce protestocunun öldürüldüğünü ve binlerce sivilin tutuklandığını belirtiyorlar. Tutuklama gerekçeleri olarak protestocuların “Allah’a karşı savaş açmak” suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırıldığı.” Yaklaşık üç ay önce İran’daki uluslararası protestoların ilk günlerinde tutuklanan ve şu anda Tebriz’de hapiste olan Tohid Derviş’in “Allah’a karşı savaş” yürütmekle suçlandığı bildiriliyor. Eylül ayında tutuklanan Tohid Derviş’in, iki aydan fazla bir süredir rejim İslam Muhafızları’na ait bir tecrit tesisinde sorgulandıktan sonra Tebriz hapishanesindeki b (singullah) tecrit hücresine nakledildiği Iran Wire, haber ajansı sorgusu sırasında işkence gördüğünü yazdığı belirtiliyor.
İnsan hakları merkezli İHD haber ajansına göre, İran’ın Tebriz kentindeki protestolar sırasında tutuklanan Puya Pürhimmeti, Tebriz Devrim Mahkemesi’nin birinci dairesi tarafından “ülkenin iç ve dış güvenliğine karşı suç işlemek için toplanmak ve işbirliği yapmak” suçlamasıyla suçlu bulunarak üç yıl hapis cezasına çarptırıldı ve iki yıl boyunca ülkeyi terk etmesi yasaklanmış.
İran içerisinde halen gerginlikler süredursun, Bu arada, Amerika Birleşik Devletleri ABD Hazine Bakanlığı tarafından yayınlanan bir açıklamada, İran Başsavcısı Muhammed Muntaziri, mahkemeleri Eylül ayındaki protestolar sırasında tutuklananların çoğuna ağır cezalar vermekle suçladı ve kendisine karşı yaptırımlar uygulanmalı kararını veriyor. Maliye Bakanlığı’na göre, listede İran’ın kolluk kuvvetlerinin yanı sıra protestocu halk üzerinde kullanılan zırhlı araçlar üreten bir şirket olan Imen Art Time Fara’ya yönelik malzemeler de ambargo kapsamına alındığını belirtiyor.
Washington ayrıca, İran Temel Muhalefet Güçleri’nin iki üst düzey yetkilisine ve İslam Devrim Muhafızları Ordusu’nun (SEPAH) iki üst düzey yetkilisine yaptırım uygulamayı ve 1979 İran İslam Devrimi’nden bu yana, İran, Batılı güçleri, özelliklede ABD’yi iç güvenlik işlerine karışmakla suçladığını asılsız isnatları karşısında, Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları, geçtiğimiz günlerde, “İran’ın dini liderlerine, üst düzey yetkililerine ve devlete ait medya yöneticilerine karşı protestoculara karşı acımasız baskılarda rol oynadıklarını ve bunlara karşı yeni yaptırımlar uygulamış olduklarını ve Rusya’yı Ukrayna savaşında kullanılan patlayıcı taşıyan insansız hava araçlarıyla donattıklarını” ve “ Avrupa’ya seyahat eden Bakanlar dahil 20 kişiye yasak getirdiklerini ve mal varlıklarını dondurduklarını. Ayrıca, İran İslam Cumhuriyeti yayın şirketinin varlıklarını, medya organının ve İran’daki son gösterilere rejim taraftarlığı şiddetli baskı yayın taraftarlığı yapmaları gerekçesiyle, mal varlıklarının dondurulduğunu açıklıyorlar.
Ayrıca, Avrupa İttifakı bakanları yaptıkları açıklamada, İran’a “protestoculara karşı infazların yaygınlaşması ve infazların keskin bir şekilde devametmesine derhal son vermenin yanı sıra daha önce duyurulmuş olan infazları erteleme” çağrısında bulunuyor
Bu olaylar İran üzerinde gelişirken, İran’ın hariçte yaşayan rejim taraftarları olmayanlar boş durmuyor. İran nüfusu incelendiği zaman karşımıza Fars nüfusunun, Güney Türkçe konuşan Güney Azerbaycanlıların çoğunluğuna sahip oldukları görülmektedir.
“Güney Azerbaycanlılar,24 ARALIK 2022 tarihinde İzmir’de “2. Güney Azerbaycanlılar formunu” gerçekleştirdiler. Foruma, İsveç, Almanya, Belçika, İngiltere ve ABD dahil birçok ülkelerden STK kanat önderleri İzmir’in yanı sıra, Türkiye’nin İstanbul, Eskişehir Van, Manisa, Aydın, Muğla gibi bir çok şehrinden Azerbaycan Dernekleri liderleri katıldı. Toplantı, 150 Kişiyle sınırlı tutulmuştu. Dikkat çeken bir bölüm ise katılımcıların, Güney Azerbaycan mücadelesine ömrünü harcayan bir bölüm liderin katılmayışı oldu. Gözlerim Abdullah Amir Hasimi Cevanshir gibi isimleri aradı.
“Güney Azerbaycanlılar Formunda” yapılan konuşmalarda; Bir toplumu Millet yapan olguların en başında kuşkusuz dil gelmektedir. Bu yüzdendir ki ana dili kullanma aynı zamanda temel insan hakkıdır. Bu hakkın başında Ana dili ile eğitim alma hakları dır. Bugün anadili yasaklanan ve eğitimden yoksun bırakılan Güney Azerbaycan ve tüm İran Türklüğü sistematik bir asimilasyona tabi tutulmaktadır. Bu, sadece bir hak ihlali değil aynı zamanda kültürel bir soy kırımdır. 100 yıla yakın bir süredir İran yönetimi sistematik bir şekilde Persleştirme politikasını kimi zaman vatan kavramını öne atarak yani İranlaştırarak kimi zaman ise din kavramını öne atarak yani İslamlaştırarak yapmaktadır. Oysa İran’a 500 yıldan fazla bir süre hükmeden Türkler; ne Farsçayı yasaklamışlar ne de Persleri asimilasyona tabi tutmamışlardır. Aksine Farsça’nın gelişimine çok önemli seviyede katkı sunmuşlardır. Farsçayı dünyayı dilleri arasında saygın bir yere Türkler taşımışlardır. Tüm bunlar dikkate alındığında İran denilen bölgede yaşayan “Güney Azerbaycan Türkleri asla bunları hak etmiyor.”Başta Güney Azerbaycan olmak üzere tüm İran Türklerinin, İranlılaştırmak adına Persleştirilmelerini şiddetle red edilmiştir.
TADDEF Başkan vekili olarak katıldığım toplantıda, İran Türklerinin verdikleri kimlik mücadelesini yürekten desteklediğimizi ve bu desteğimizin artarak devam edeceğini tüm dünyaya ilan ettiğimizi belirterek, Güney – Kuzey, Doğu- Batı ayırmadan İran coğrafyasında asimilasyona tabi tutulan kardeşlerimiz nerede durmamız gerektiğini istiyorlarsa orada duracağımızı bilmelerini istiyoruz.Şunu da ifade etmek isteriz ki; biz bölgede yaşayan hiçbir halkı o cümleden asırlarca iç içe yaşadığımız Pers Halkını da düşman olarak görmüyoruz. Bizim düşmanınız adı ne olursa olsun kimliğimizi yok sayan, tarihimizi inkâr eden, milletimizi aşağılayan Faşist yönetim anlayışlarıdır” Artık Azerbaycan Türklerinin 60 Milyonun güçlü bir Devleti var. O da Azerbaycan Kuzeyiyle Güneyiyle bir bütün olmalıdır. konuşmasında bulundum.
İran’ın; Türkiye ve Azerbaycan üzerinde “Fransa, Ermenistan ABD ve bazı Avrupa ülkeleri ile sinsi faaliyetler sürdürerek Terörü desteklemesi, Komşu ülkelere karşı asılsız iddialarda bulunması şiddetle kınanmıştır. “Güney Azerbaycan 2.ci Formu” olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhur Başkanı Recep Tayip Erdoğan’a ve Azerbaycan Cumhur Başkanı İlhan Aliyev’e ve Avrupa insan hakları kuruluşlarına müracaat mektubu göndermeleri kararlaştırılmıştır. Formun gerçekleştirilmesinde emeği geçen, İzmir Azerbaycan Dernek Başkanı Av.Cemal Mehmethanoğlu’na katılımcılar teşekkür etmişlerdir.
Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.