Ülke Sedat Peker’in açıklamarından sonra derin bir sessizliğe büründü. Korku paçayı sardı bazılarında. Nasıl olmasın uyuşturucu trafiğinden ve hangi güzergahtan ve kimlerin yaptığını bile deşifre etti Peker.
Devletin en önemli bakanına ” Seni tasmayla gezdireceğim” dedi.Ülke siyasetinde atışmalara çok şahit olduk ama bu kadar net ve suçlayıcı kelimeleri duymadık daha önce. Ayrıca ğıza alınmayacak cümleleri bir siyasetçiden değil de, bir suç örgütü liderinden duymak insanın kanını donduruyor.
İddialar ne kadar doğru bilmiyorum ama açıklananlar bile hükümeti ve iç işleri bakanını zora sokabilir. Özellikle gazeteci Hadi Özışık’ın nargile içerken Peker ile samimi konuşmaları ve Hadi’nin ” benim ismimi niye veriyorsun” demesi yazar ve medya dünyasında tedirgin dolu bekleyişlere sebep oluyor. Acaba 8. videoda kimlerin isimleri açıklanacak ya da hangi suçların üstü açılacak, ya da kimlerin ismi deşifre olacak merak konusu.
Düşünsenize bir tarafta suç örgütü lideri olmakla suçlanan Peker, diğer tarafta devleti temsil eden İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu. Yani devlet ve mafya karşı karşıya. Bu suçlamaların bir tek mağlup olanı ve mağdur olanı var o da, “HALK” yani bizleriz. Bakın görün televizyondan film seyreder gibi seyrettiğimiz bu olaylar bir çırpıda üzeri örtülecek ve kamuoyunun dikkati hemen başka bir tarafa çevrilecektir.
Düşünün Peker’in açıklamaları olmadan önce medya ve twitter’in bir numarası 128 milyon dolar nerede sorusu idi. Ama açıklamalardan sonra gündem hemen değişti. Yarın çok daha önemli konular gündeme gelecek mesela. Tüm bu seyrettiklerimizi bile bize unutturacak cinsten.
Anlamadığım bir konuda devletin en önmeli bakanı nasıl oluyorda bu tür iddialara medya üzerinden cevap veriyor? Devletin bir ağırlığı, bir sistemi olmalı. Gererek ne ise suç duyurusunda bulunulur ve savcılarda görevini yapar. Medya ve tv üzerinden bir suç lideriyle bu kadar polemiğe girmek bir devlet adabına ve siyaset adamına yakışmaz.
ÜLKE İNSAN ODAKLI DEĞİL, HUKUK SİSTEMİYLE YÜRÜMELİ
Ne zaman insan odaklı değil de hukuk odaklı oluruz,, işte devlet o zaman bu tür yapılardan uzaklaşır ve kurtulur. Devlet mekanizmasının içine her giren kendi bölgesinde yeni bir imparator kuruyor. Bu da devlet içinde devlet anlayışını doğuruyor. Mehmet Ağar mesela ” Ben olmasam bodrum limanına mafya çöker” diyerek devlet içindeki gücünün ne ölçüde büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Ama hiç bir yrtkili çıkıpta ” Kimse devletten üstün olamaz o yüzden herkesi devlet koruyacaktır” diyemiyoruz.
Nasıl bir devlet anlayışına sahibiz.? Suç örgütleri devletin bakanına ayar veriyor, yine devletin eski bakanı ülkenin askeri ve polis güçlerine inanmak yerine onların yapacağı görevi ben yapıyorum diyerek meydan okuyor. Demekki buradan ne anlıyoruz devletin üst düzeyinde bir yerlere gelenler eğer ileride güçlenmek niyetinde ise kadrolarını ve makamlarını ona göre kuruyorlar. Devlet gücüyle güçlenmek dedikleri tam da bu olsa gerek.
İnsan odaklı olmanın ve hukuk sistemini terk etmenin faturasını yıllarca faili meçhul cinayetlerde gördük. Susurluk davası, Uğur mumcu cinayeti, Gaffan okkan cinayeti, Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti, bunlar hep karanlıkta kalan ve birileri tarafından işlenen cinayetler. Ve hepsinin ortak özelliği karanlık güçler tarafından yok edilmeleri ve asla faillerinin bulunamamaları. Sizce bunlar bir tesadüf mü?