DOĞAL AFET
Sevgili okurlar,
Ülkemiz deprem kuşağında yer almış olup deprem uzmanları, bilim adamları ve Jeofizikçiler tarafından fay hatları belirlenmiştir.
Bu fay hatları üzerinde bilim insanları yıllarca araştırmalar yaparak gerek denizde gerekse karada zemin etütleri yapılarak olası depremlere karşı tedbirlerin alınması yerleşim yerlerinin bu alanlara yapılmaması binaların depreme dayanıklı yapılması ve deprem yönetmeliğine uyulması için ilgili kurum ve kuruluşlara defalarca uyarılarda bulunulmuştur.
Bilim insanlarının uyarılarına rağmen gerekli olan tedbirler alınmış mı? hayır 23 Nisan’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremde görüldü ki geçmişten ders alınmamış çünkü GSM operatörleri halkın haberleşme isteklerini karşılayamamış 15 dakika sonra iletişim sağlanabilmiş toplanma alanları yok denecek kadar az insanlar sokakta çocuk parklarında üst üste sıkışarak evlerine giremediler.
İstanbul’un çeşitli yerlerinde 480 adet toplanma alanı vardı bu iktidar tarafından toplanma alanlarına AVM ve TOKİ binaları yaparak rant elde edilerek belirli çevrelere çıkar sağlandı. Doğal afetlerde büyük yangınlarda ve sel felaketlerinde tüm yetkililer şunu yapacağı, bunu edeceğiz diyerek hep cağız ceğizlerle geçiştiriyorlar bir hafta sonra veya hayat normale döndüğünde her şey unutuluyor.
Hatay da Malatya da, Kahramanmaraş’ta, Adıyaman da ve diğer İllerde meydana gelen depremlerde halkın yaraları halen sarılamamış halk konteynerlerde yaşıyor okullar yapılmamış eğitim barakalarda yapılıyor halkın tarlası elinden alınıyor zeytin ağaçları yok ediliyor. Yetkililer bunlara bir an önce çözüm bulmalılar. Son İstanbul depreminden sonra AFAD merkezinde hükümet yetkililerince bir toplantı yapıldı. Sayın Erdoğan burada konuşma yaptı. “Deprem konusu önemlidir bunu günlük siyasete alet etmeyelim” dedi. Bu toplantıya AKP’nin yetkililer ve bakanları toplantıya katıldılar ama ev sahibi olan (İBB) İstanbul belediyesi temsilcisi çağrılmamış hani depremi siyasete alet etmeyelim dediniz “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” bu ülkede her olay her konu her zaman siyasete alet ediliyor.
Mart ayının sonlarına doğru ve Nisan ayının ilk haftalarında Yurdun tüm bölgelerinde yağışlı ve karlı havalar hüküm sürdü tarım alanlarında don olayları oldu. Üzüm bağlar fındık alanları ve diğer tarım ürünlerinde don nedeniyle büyük zararlar meydana geldi. Doğal afet nedeniyle çiftçiler haklı olarak doğal afet ilan edilmesini ve zararlarının karşılanmasını istediler ancak tarım bakanı bu doğal afet değil diyerek insanları zararını karşılamadı. Her taraf buz tutmuş mahsuller zarar görmüş üretici bu yıl ürün alamayacak seneye de alabilir mi onu da Allah bilir gel de buna doğal afet deme? Ne diyelim çiftçinin işi Allaha kalmış Üretici emeğinin karşılığını alamıyor ürününü maliyetinin altında satmak zorunda kalıyor alıcı aldığı ürünü üç dört katına marketlere satıyor. Yerli üretim yapılmıyor ithalata önem veriliyor kazanan yabancı yatırımcılar oluyor yerli üretimlere kota konuluyor çiftçi köylü zarar ettiğinden üretim yapmaktan vazgeçiyor tarım alanları âtıl kalıyor. Çiftçi köylü desteklenmeli üretime yönlendirilmelidir.
Hoşça kalın sağlıkla kalın