Demokrasi başı bozukluk değildir.
Demokrasi, sık sık insanlar arasında konuşurlar ve tartışırlar demokrasi farklı insanlar İçin farklı anlamlara gelmektedir.
Demokrasinin gerçekten neler içerdiği konusunda büyük bir karmaşa yaşanmaktadır. Bireysel özgürlükler mi, çok particilik mi, azınlık hakları mı, çoğunluk yönetimi mi, yoksa başka bir şey midir? Bir ülkenin demokratik olup olmadığına başvuracağımız veya belli bir ülkenin demokraside aldığı yolu ölçebileceğimiz, üzerinde anlaşmaya varılmış kriterler mevcut mudur? Bir ülkenin demokratik sayılabilmesi sahip olması gereken uygulamalar ve oturmuş kurumlar varmıdır? Yoksa demokrasi birçok değişik şekilde, birçok değişik şekilde, birçok değişik anlamda anlaşılabilir mi?
Soğuk savaş sonrası demokrasi hemen hemen her ülkenin aradığı evrensel bir ideal oldu. Çünkü dünya faşizm ve komınizim insanlığa çok büyük zorluklar yaşattı. İnsanlar sisteme uyarlanmaya çalışıldı, oysa insana göre sistemler oluşturulması gerekiyordu. Hep bu örneği veriyorum insanın iki bacağı varsa iki paçalı pantolon yapacaksın ne tek paçalı ne de üç paçalı pantolona insanı sokamazsınız.
Büyük Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurarken Cumhuriyetin içini taçlandırmak İçin demokrasiye büyük önem veriyordu Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacağını,insanların deme seçilme haklarının mutlaka sağlanmasını 1934 yılında da kadın erkek eşitliği ve de kadının seçme seçilme hakkının erkeklere aynı düzeye gelmesini ve bunun öncesinde çok partili parlamenter sisteme geçmenin yollarını denemiş ama ülkemizde uygulanan provokatif eylemler sonrası bu konuda atılan adımların başarılı olmadığını görüyoruz.
Demokrasi bir hoşgörü ve demokratik özgürlükler manzumesidir. Özgürlük demek başı bozukluk demek değildir. Demokrasinin alanı çok geniştir. Ancak siz o alanın dışına çıktığınız zaman yaptırımları çok ağırdır. Aslında ülkemizde bu alanın dışına çıkmanın pek bir yatırımı yok.
Demokrasinin en belirgin özelliği seçme seçilme hakkıdır.
Bu hak insanlarımıza tanınmış mıdır.
Cevap kesinlikle hayır. İnsanlar yani bu millet, bu halk ne seçebiliyor ne de seçilebiliyor.
Tek elden Milletvekilleri seçiliyor. Kim seçiyor derseniz Genel Başkanlar liste hazırlıyor ve bunu halka onaylatıyor. Halk da sözde seçtiğini zannediyor. Oya sadece genel başkanın seçtiklerini onaylıyor hepsi bu.
Bu nasıl bir demokrasi? 12 Eylül Anayasasından çok daha ağır olan siyasi partiler yasasıdır. Bu yasa tam demokratik hale gelmeden Türkiye’de demokrasilerden bahsedilemez. Her şeyin ahbap-çavuş ilişkileriyle yürümesi insanlara acı çektiriyor. Devlet kurumları tamamen siyasallaşıyor. Bu siyasallaşma kimler tarafından hangi siyasi yapılanmayı getirdiğini ve neleri getireceğini de kimse bilmiyor çünkü herkes kendini kamufle ediyor sağ gösterip sol vuruyor. Bu günümüzün klasiği değil geçmiş dönemlerde de bunları yaşamış ve bedel ödemiştik hala da ödemeye devam ediyoruz. Her şey değişiyor ama demokrasi anlayışımız değişmiyor. Dolayısıyla ekonomimiz bir iniyor bir çıkıyor.
Nedeni;
demokrasi ile ekonomi at başı gittiğini ya bilmiyorlar ya da anlamak istemiyorlar. Kafanızı kaldırıp bir bakın kalkınmış ülkelerin durumunu inceleyin ne kadar demokratsan ekonomin de o oranda büyür ve müreffeh bir ülke konumuna gelirsin. Bugün ülkemizde ne demokrasisi uygulanıyor bilmem ama gördüğüm vitrin demokrasisinden ileri geçmiyor geçemiyor.