AZERBAYCAN’IN ONURLU DURUŞU: MOSKOVA’YA VERİLEN MİSİLLEME CEVAP
2025 yılının 27 Haziran günü Azerbaycan açısından yalnızca diplomatik bir sınav değil, aynı zamanda devlet reflekslerinin, ulusal egemenliğin ve tarihsel hafızanın eş zamanlı harekete geçtiği bir direniş günü oldu. Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde Azerbaycan vatandaşlarına yönelik düzenlediği baskınlarda iki kişi hayatını kaybetti, bazıları ağır yaralandı ve dokuz kişi gözaltına alındı. Görgü tanıkları ve adli raporlar, bu baskınların doğrudan Azerbaycanlılara yönelik ve aşırı güç kullanılarak gerçekleştirildiğini açıkça ortaya koydu. Bu şiddet yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda tarihsel ve ahlaki bir provokasyon olarak yankı buldu.
Fakat bu kez Azerbaycan ne yalnızdı ne de sessiz. Devlet kararlıydı, millet tetikteydi.
Dışişleri Bakanlığı’nın hızlı diplomatik refleksiyle birlikte, Rusya’nın Bakü Büyükelçiliği’ne nota verildi. Azerbaycan’da planlanan tüm Rus kültürel etkinlikleri iptal edildi. Ancak devletin cevabı yalnızca diplomasi masasında kalmadı. Medya ve güvenlik sahalarında da kararlılık gösterildi. Özellikle Sputnik Azerbaycan ofisine düzenlenen operasyon ülke içinde geniş yankı uyandırdı. Akreditasyonu askıya alınmasına rağmen yasa dışı finansmanla faaliyetini sürdüren ofise yönelik baskında, Rusya Federal Güvenlik Servisi’ne (FSB) bağlı olduğu tespit edilen iki istihbarat elemanı gözaltına alındı. Bu gelişme, Azerbaycan’ın yalnızca medya politikaları değil, ulusal güvenliği açısından da ne denli hassas ve net tavırlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Aynı günlerde gerçekleştirilen başka bir önemli adım ise ülke genelindeki narkotik operasyonuydu. Bakü’nün Sabunçu ve Yasamal semtlerinde ve Yevlax’ta yapılan baskınlarda toplam 60 kilograma yakın uyuşturucu madde ele geçirildi. İran menşeli maddeleri çevrim içi platformlar üzerinden pazarlayan şebekeye yönelik bu operasyonda gözaltına alınan tüm zanlıların Rusya vatandaşı olduğu açıklandı. Bu detay, operasyonun yalnızca iç güvenlik değil, aynı zamanda Yekaterinburg’daki olaylara verilen stratejik bir cevap olduğunu da gözler önüne serdi. Operasyon anına ait görüntüler Azerbaycan İçişleri Bakanlığı tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Ters kelepçelenmiş zanlıların araçlara bindirilme anları sosyal medyada binlerce kez izlendi; devletin açık, şeffaf ve hesap verebilir güvenlik yaklaşımı geniş takdir topladı.
Tüm bu gelişmeler, Azerbaycan’ın iç ve dış politikasında ne kadar hazırlıklı, çok katmanlı ve stratejik bir akılla hareket ettiğini kanıtlıyor. Bu vizyonun arkasında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yıllardır titizlikle şekillendirdiği güvenlik, adalet ve egemenlik anlayışı yer almakta. Aliyev’in sıkça vurguladığı gibi: “Adalet, Azerbaycan dış politikasının temel ilkesidir.” Azerbaycan, bu ilkeyle hem bölgesel hem de küresel ölçekte kendi haklarını yalnızca savunmakla kalmamış; gerektiğinde inisiyatif alan bir aktöre dönüşmüştür.
Bu dönüşümün temel yapı taşlarından biri ise Karabağ Zaferi’dir. 2020 yılında elde edilen bu tarihî başarı, yalnızca Azerbaycan topraklarının değil, halkın özgüveninin ve tarihsel onurunun da yeniden inşası anlamına gelir. Karabağ’da sağlanan askerî zafer, ardından gelen altyapı seferberliği ve politik yeniden yapılanmayla kalıcı bir barış ve kalkınma modeline dönüşmüştür. Azerbaycan artık yalnızca askeri anlamda değil, siyasi, diplomatik ve sosyoekonomik alanda da kendi kaderini tayin edebilen bağımsız bir devlettir.
Yekaterinburg baskınına verilen yanıt da bu bütünsel egemenlik anlayışının devamı niteliğindedir. Azerbaycan artık yalnızca kendi sınırlarını değil, yurtdışındaki her vatandaşının haklarını ve onurunu da koruma gücüne sahiptir. Bu, 1990’daki 20 Ocak trajedisinden bugüne gelişen bir bilinçtir. O gün Azerbaycan halkı sesini dünyaya duyuramamıştı—ama bugün, her bir ihlalin karşısında gür bir sesle, kararlılıkla durabilen bir Azerbaycan vardır.
HABER; Şadman Şahbazli
